Stanley Kubrick'in Hayatı ve Etkileyici Kariyeri 26 Temmuz 1928'de New York Manhattan'da Yahudi bir ailede dünyaya gelerek başladı. Babası Jacques Kubrick'in doktor olarak çalıştığı, annesi Sadie Kubrick'in ev hanımı olduğu, Bronx New York'ta büyüdü. Barbara adında küçük bir kız kardeşi vardı.
Sinema dünyasının en etkili yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Kubrick, sinema kariyerine fotoğrafçı olarak başladı ve daha sonra yönetmenlikle tanındı. Amerikalı fotoğrafçı ve yapımcı olan Kubrick, filmlerinde genellikle edebi romanları uyarlamalarıyla, ince detaycılığıyla, mükemmelliyetçiliğiyle, kapsamlı set tasarımıyla ve kara mizahıyla tanınmaktadır.
Kubrick, edebiyata, fotoğrafa ve filmlere büyük bir ilgisi olan ama okul hayatında başarılı olamayan bir öğrenciydi. Babası ona santranç öğretti ve oyun ilgisini çekti. Babası doğum gününde hediye olarak bir fotoğraf makinesi aldı. New York sokaklarında dolaşarak bir çok fotoğraf çekti. Çektiği fotoğraflardan birisini look dergisi tarafından alındı ve daha sonra derginin fotoğrafçılarından birisi olarak işe başladı. Dergiden kazandığı parayla iki kısa belgesel çekerek yönetmenliğe ısındı ve bu süreçte film yapım aşamalarını kendi kendine öğrendi.
İnsanın geçmişten günümüze çokta değişmediğine inanır, filmlerinde insanın ilkel, hayvani ve şiddete meyilli yanını irdeler. Şiddetin doğasını ortaya koyup onu tartışmaya açmak olduğunu söylerdi. Kubrick'in filmleri tipik olarak farklı açılardan incelenen bir iç mücadelenin anlatımını içerir. Filmlerinin anlamına ilişkin kendi görüşlerini sunmamaya ve onları yoruma açık bırakmaya dikkat ederdi.
Kubrick sinemayı müziğe daha yakın bulmaktaydı. Eğer bir sahne tek plandan oluşabiliyorsa kurguyla onu kesintiye uğratmazdı. Kamerayı sahnenin ruhuna uygun biçimde kullanırdı.Kubrick bakışı olarak anılan oyuncunun kameraya başını eğip gözlerini diktiği kendine has çekim planını sıklıkla kullanırdı. Farklı zaman dilimlerinde geçen hikayelerinde en önemsediği şey gerçekçiliği yakalaması, bu yüzden çekim öncesi çok daha uzun sürmektedir.Kubrick stedicam'i kullanan ilk yönetmenlerden biridir.
Kubrick izlediği kötü filmlerden dolayı sinemacı olma konusunda kendine güvendi ve "filmler hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama bundan daha iyi bir film yapabileceğimi biliyorum" dedi ve yönetmenliğe başladı.İlk uzun metrajlı filmi 1953 yılında 'Korku ve Arzu'yu çekerek başladı, filmi ileriki yıllarda beğenmeyerek kopyalarını toplattırdı.
Katilin Öpücüğü, Cinnet gibi filmleri ile kendini kanıtladı. En iyi yönetmenler arasına girebilmesi için 'Spartaküs' ile 'Zafer Yolları' filmlerini çekti. Kubrick'in ilk renkli filmi ise 'Denizciler' filmidir.
Yenilikçi anlatım tarzıyla Hollywood'un dikkatini çekti iyi bir yönetmenin büyük stüdyolardan uzak durmayı başarmış olması gerektiğini savunan ve film yapım aşamasında mutlak söz sahibi olmak istediği için 1960'yılında ABD'yi terketti ve İngiltere'ye yerleşti. Stüdyo seti veya ev ofisi dışında herhangi bir yerde geçirdiği zamanı yavaş yavaş azalttı, röportaj taleplerinin çoğunu reddetti ve nadiren fotoğrafı çekildi, hiçbir zaman resmi olarak fotoğraflanmadı. Geceleri çalışma ve gündüzleri uyku programını takip etti, bu da Kuzey Amerika saatine uymasına olanak sağladı.
1962 yılında 'Lolita' filmini çektikten sonra 'Dr. Garip Aşk'ı 1964 yılında çekerek satirik komedinin sinemadaki önemli örneklerinden birini yapmış oldu. 1968 yılında yenilikçi özel efekti ile sinema tarihinde bir ilki gerçekletirdiği filmlerinden biri olan '2001: Bir Uzay Macerası' filmini yaptı ve aynı zamanda kendisini de sinema tarihinin en başarılı yönetmenlerinden biri haline getirdi.
1971 yılında ise 'Otomatik Portakal' gibi bir başka kült filmi çekti.William Meakepeace Thackeray'in romanından uyarlanması olan 'Barry Lyndon', Jack Nicholson'un oynadığı 'Cinnet', 7 yıl üstünde çalıştığı savaş filmi 'Tam Metal Ceket' filmlerini yönetti. 1990'larda ise önüne gelen en önemli senaryo, Kubrick'in ölümünden sonra Spielberg'in yönettiği 'Yapay Zeka' filmini çekmekten son anda vazgeçti.
Stanley Kubrick'ın aşk hayatı hakkında çok fazla kamuoyuna bilinen detay bulunmamaktadır. Kubrick, özel hayatını oldukça koruyan bir kişilikti ve medyadan uzak durmayı tercih ediyordu. Bu nedenle, romantik ilişkileri hakkında pek az bilgi mevcuttur.
Ancak Kubrick, 1950'lerde Toba Metz ile evlendi ve bu evlilikten iki çocukları oldu: Anya Kubrick ve Vivian Kubrick. Kubrick'ın eşi Toba Metz, onunla birlikte birçok film projesinde çalıştı ve aynı zamanda Kubrick'ın asistanı olarak da görev yaptı. Evlilikleri boyunca Kubrick, ailesine ve özellikle kızı Vivian'a yakın bir ilişki içindeydi.
Stanley Kubrick'ın ilişkileri hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak zor olsa da, aşk hayatının büyük ölçüde özel kalması ve kamuya pek açıklama yapmaması, onun kişisel hayatına olan saygısının bir yansımasıydı. Dolayısıyla, Kubrick'ın romantik ilişkileri hakkında net ve doğrulanmış bilgilere sahip olmak oldukça zordur.
Kubrick, sinema endüstrisinde bazı unsurlara karşı eleştirel veya dikkatli bir tutum sergilemiş ve bazı konularda açıkça görüş bildirmiştir. Kubrick, sinema yapımında tam kontrolünü elinde tutma arzusuyla tanınan bir yönetmendi ve bu, bazılarının onunla çalışmasını zorlaştırabilirdi. Ayrıca, Kubrick'ın detaycı ve mükemmeliyetçi doğası, işbirliği yaparken bazı insanların baş edemediği veya anlayamadığı bir şey olabilir.
Ayrıca, Kubrick'ın filmleri bazı izleyicilerde ve eleştirmenlerde şiddetli tepkilere neden olmuş olabilir. Örneğin, "A Clockwork Orange" gibi bazı filmleri, içerdiği şiddet ve tartışmalı temalar nedeniyle tartışma yaratmıştır. Ancak, Kubrick'ın amacı genellikle izleyicilerde tartışma ve düşünce uyandırmaktı, bu nedenle bu tepkilerin onu "nefret" etmek olarak tanımlamak yanıltıcı olabilir.
Sonuç olarak, Kubrick'ın kesinlikle hoşlanmadığı veya eleştirdiği şeyler olmuş olabilir, ancak bunları net bir şekilde belirlemek zordur ve Kubrick'ın sanatında ve kişisel hayatında pek çok farklı konuya dair çeşitli görüşleri ve yaklaşımları olduğunu unutmamak önemlidir.
Bazı oyuncuların Kubrick ile çalışmaktan keyif aldığı ve onun yönetmenlik tarzını takdir ettiği bilinmektedir. Örneğin, Jack Nicholson ("The Shining"), Malcolm McDowell ("A Clockwork Orange"), Peter Sellers ("Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb") ve Kirk Douglas ("Paths of Glory", "Spartacus") gibi oyuncular, Kubrick'ın yönetmenlik yeteneklerini övgüyle anlatmışlardır.
Ancak Kubrick'ın filmlerindeki performanslarına bakarak, Shelley Duvall ("The Shining"), Keir Dullea ("2001: A Space Odyssey"), R. Lee Ermey ("Full Metal Jacket"), ve Sterling Hayden ("Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb") gibi diğer oyuncuların da Kubrick'ın beğenisini kazandığı söylenebilir. Sonuç olarak, Kubrick'ın filmografisinde çalışan birçok yetenekli oyuncu bulunmaktadır ve Kubrick'ın bu oyuncuların performanslarından etkilendiği ve bazılarıyla özel bir bağ kurduğu düşünülmektedir.a
Tam Metal Ceket sonrası yönetmenliğe uzun bir süre ara veren Kubrick, 1999 yılında Tom Cruise ve Nicole Kidman'ın başrollerini paylaştığı 'Gözü Tamamen Kapalı' filmini yönetti ve bu filmi tamamladıktan birkaç gün sonra 1962 yılından beri yaşadığı İngiltere'de vefat etti.